6. Uluslararası ADAM Konferansı
Karadeniz Bölgesel İşbirliği Bağlamında Türkiye, Kırım ve Ukrayna İlişkilerinin Dünü, Bugünü ve Geleceği
Doç. Dr. Âdem EFE
Kırım Hakkında Ön Bilgi
Kırım kelimesinin kökeni geniş düzlüklerden, bayırlardan gelmektedir. Coğrafi olarak böyle yerlere Türkçede de ‘kır’ denmektedir. Kırım kelimesi ‘Benim kırım’ ‘tepem’ ‘bayırım’ anlamına gelmektedir. Kırım Karadeniz’in kuzeyinde Kırım Yarımadası üzerinde konuşlanmış 1991’de SSCB’den bağımsızlığını elde etmiş, Ukrayna bağlı otonom bir devlettir. Başkenti yarımadanın merkezinde bulunan eski ismi Akmescit, sürgünden sonra bütün isimlerin değiştirildiği süreçte Yunanca ‘insanları toplayan’ anlamına gelen Simferopol’dür. Kırım’ın yüzölçümü 26.945 kilometrekaredir. Ekonomisi büyük oranda turizme dayanan Kırım’ın meyve ve sebzecilik ve hayvancılık da gelir kaynaklarını oluşturmaktadır. Kırım’ın para birimi 1996 yılından bu yana Grivna’dır. Grivna’nın alt birimi olarak Kapik kullanılmaktadır. 1 Amerikan doları 7.95-8.00; 1 TL de 5 Grivna’dır. Ukrayna bayrağı mavi ve sarı iki şeritten müteşekkildir. Mavi gökyüzünü, sarı renk ise verimli toprakları sembolize etmektedir. Kırım Tatar bayrağı mavi zemin üzerinde sarı tarak damgasını taşımaktadır. 42 milyon Ukrayna nüfusunun 65 faizini yani % 65’ini Ruslar, % 20’sini Ukrainler, % 12.5’unu Tatarlar oluşturmaktadır. Nüfusun çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. Ayrıca ağır işlerde, çarşıda, pazarda çalışan kesimin büyük çoğunluğunun yine kadınlardan oluştuğunu söylemek mümkün. Ukrayna Hükümeti, nüfusun azalmaması için doğum oranlarının yükseltilmesini teşvik etmektedir. Kırım Tatarları 18 Mayıs 1944’te Stalin’in emriyle toplu sürgüne tabi tutulmuşlardır. Nüfusun bir kısmı Özbekistan yollarında ölmüş, önemli bir kısmı orada kalmıştır. 1970’li yıllara doğru dönüşler başlamış ama asıl dönüşler 1990’lı yılların başından itibaren olmuştur. Ancak sürgün travmasının bugün biraz azalmakla birlikte hâlâ devam ettiği gözlenmiştir. Dikenli fundalıkları, koyu, keçi üretimiyle Akdeniz iklimi kendini hissettirir. Kırım’da üç semavi din Hıristiyanlık, Yahudilik ve Müslümanlık hâkimdir. Rus ve Ukraynlar genellikle Ortodoks’tur. Kırım sakinlerinin dilleri Kırım Tatarcasıdır. Buna karşın Rusça ve Ukraynca da kullanmaktadırlar. Kırım Tatarları 1928 yılına kadar Arap, 1928’den 1938 yılına kadar Latin alfabesi, bu tarihten itibaren de Kiril alfabesi kullanmaktadır. Yarımadada Yalıboyu ibaresi, Bahçesaray şivesi ve çöl şivesi konuşulmaktadır. Tatarca ya da Tatar denince bu kelimeden bahsetmek gerekir. Çinliler Cengiz Han’dan önce Moğolca konuşan toplulukların hepsine Tatar adını vermişlerdir. Moğol hâkimiyetinden sonra Türkçe konuşan bir kısım topluluklara hatta bazen Orta Asya’daki Türkçe konuşan bütün kavimlere bu isim verilmiştir. Bugün Tatar kelimesi bir Türk boyunun adıdır ve genellikle idil-Ural bölgesindeki Kazanlılar ve Kırımlılar için kullanılmaktadır. Kırım Tatarları temel olarak üç farklı boya ayrılırlar. 1. Tatlar, 2. Yalıboyu, 3. Nogaylar. Kırım mutfağı en önemli unsur hamur, et ve soğandır. Çiğbörek, samsa, köbete, burma, kaşık aşı (mantı), üyken börek, saraylı kırma böreği, sarı burma, cantık gibi birçok hamur işi ‘Tatar hamursuz doymaz” sözünü doğrulamaktadır. Şaşlık, lüle de yaygın et yemeklerindendir. Sebze olarak genellikle patates, soğan, havuç ve lahana kullanılmaktadır. Şurpa denen, havuç, soğan, patates ve haşlama etten oluşan çorba en meşhur çorbalarıdır. Bundan başka oğmaç çorbası, mercimekli lakşa, çorbası, patatesli alişke çorbası da yaygın olarak yapılan çorbalardandır. Lahana sarması ve cevizli tüketilmektedir. Gazlı sular plastik şişelerde olup salkım (soğuk) tüketilmez. Çay gök (yeşil) ve kara olmak üzere, şeker, kuruyemiş, çikolata ve bisküvi ile tüketilir. 6. ADAM Konferansı Geleneksel hale gelen ADAM konferanslarının 6. sı bu yıl 17-18 Mayıs 2012 tarihlerinde Kırım’ın başkenti Simferopol (Akmescit)’da yapıldı. ADAM ile 1993’te kurulan Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi’nin işbirliği ve TİKA’nın katkılarıyla düzenlenen “Karadeniz Bölgesel İşbirliği Bağlamında Türkiye, Kırım ve Ukrayna İlişkilerinin Dünü, Bugünü ve Geleceği” başlıklı konferans için 16 Eylül 2012 tarihinde saat 19.05’te uçağımız İstanbul Havalimanı’ndan havalandı ve yaklaşık 625 km.lik uçuş mesafesini, bir saat on beş dakikada tamamladıktan sonra saat 20.30 gibi Simferopol havaalanına iniş yaptık. Türkiye’den gelen akademisyenleri Dr. Doç. Enise Abibullayeva ile Milara Sattarova hanım karşıladı ve şoförümüz Enver ile bizi havaalanından aldılar kalacağımız Ukrayna Oteli’ne gelerek yerleştik. Sabah erkenden kahvaltıyı yapıp otobüse binmek için dışarıya çıktığımızda bir yağmur havası vardı. Hava daha sonra açıldı ve güzel bir gün oldu. 17 Eylül 2012 sabahı 08.30’da rektörlük toplantı salonunda yapılan konferans keman dinletisi ile başladı. Açılış ve protokol konuşmaları için ilk olarak “Kırım Kahramanı” olarak takdim edilen 75 yaşındaki Rektör Prof. Fevzi Yakubov (Fevzi Aga) söz aldı. Yanında tercüman Timur bey vardı, lakin sözleri rahatlıkla anlaşıldığından ona pek ihtiyaç olmadı. Kısa konuşmalarında “Ukraynalı entelektüellerimize bir sualim olacak. Türkiye’yi ve Türkleri ne kadar tanıyorsunuz? Cebir nereden çıktı? Yüksek kaliteyle ölçüyü vermişlerdi, bilmiyorlardı. İki yüz senedir Ukrayna’ya hem Rusya’ya Türkler düşman gösterilmişti. Sizde suç yok, çünkü bize tanıtılmadınız. Dolayısıyla sizin buraya gelmeniz çok iyi oldu” dedi. Onun ardından Odesa Başkonsolosu Hüseyin Ergani Bey kısa bir konuşma yaptı. Hitabında “Türkiye ile Ukrayna ve Kırım arasında geçmişe uzanan ortak bir tarih var. Ancak bilinmiyor. Türkiye ile Kırım arasında ortak bir toplantı yapılacağını duyunca çok memnun oldum. Mücbir bir sebep olmadığı sürece bu toplantıya mutlaka katılacağımı söyledim. İşte şu an buradayım ve çok memnunum. Göreve geldiğim günden bu yana çok sık olarak Kırım’a geliyorum ve gelmeye devam edeceğim. Ben bu etkinliği düzenleyen Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi yetkililerini ve ADAM’ı kutluyorum. Bu konferansın Türkiye, Ukrayna ve Kırım İlişkilerini iyi yönde etkileyeceğini düşünüyorum.” diyerek konuşmasını bitirdi. Ondan sonra ADAM Başkanı Kırımlıların ifadesiyle Prof. Dr. Mehmet Bey Bulut’a söz verildi. O da “Uzun bir dönemdir özlemini çektiğimiz bir şehirde bulunuyoruz. Organizasyonda emeği geçen Ergani beye, Enise hanıma ve Recai beye ve diğer bütün katılımcılara ve mutfakta çalışan herkese teşekkür ediyorum. Bizim için Kırım 1854 demek. Hangi alanda olursa olsun her akademisyen Kırım söz konusu olduğunda bu tarihe atıfta bulunur. Bizim için tarihi dönüm noktalarından birini oluşturuyor. 1699, 1854, 1878, önemli dönüm noktalarıdır. ADAM’da biz Kırım’ı ve bu tarihleri çok anlatıyoruz, anıyoruz. Daha önce Saraybosna’da, Şam’da Bakü’de, Makedonya-Kosova’da yaptık bu tür toplantıları. Şimdi de Kırım’da yapıyoruz ve burada toplantı yapmaktan çok mutluyuz. Daha önce buraya gelmeliydik. Coğrafi olarak çok yakınız, bir saatlik mesafe. Bugün kalıcı anlamda bilimsel, kültürel olarak Türkiye Kırım ilişkilerinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesini konuşacağız. Ukrayna-Kırım ile ülkemizin Üniversiteleri ve düşünce kuruluşları arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için hem ADAM’da, hem Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde ve hem de YÖK nezdinde çalışmalar yapmamız gerektiğini düşünüyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.