Program Süresi ve İçeriği

Alim Adam, bir ADAM İhtisas programıdır.
Dört yıllık olarak programlanmıştır.
Haftanın beş günü eğitim verilmektedir.

  • Pazartesi: ERKEKLER (18:00-21:00)
  • Salı: ERKEKLER (18:00-21:00)
  • Cuma: HANIMEFENDİLER (13:00-17:00)
  • Cumartesi: ERKEKLER (9:00-13:00)
  • Pazar: HANIMEFENDİLER (10:00-15:30)

Alim-Adam Akademi İçerii


 Alim-Adam, ADAM’ın ihtisas programlarından biridir. Dini İlimler, dil ve dilbilimi eğitiminin ağırlıkta olduğu akademik bir  programdır.

 Alim-Adamın pergelinin sabit ayağı, Tecrübi bilgi ve kadim mirasımızdır.

 Diğer ayağı çağın gerektirdiği bilgi edinme ve bilgiyi işleme-üretme konusunda her türlü imkan teknik ve metodu uygulamaya gayret etmektedir.

 Dil öğretiminde dört beceriye dönük program icra eder. İlim tahsilinde de Arz, Sema, uygulama ve Denetim/geri dönüt olmak üzere  dörtlü kayıt sistemini önemser.

Adam-Alim Akademi Programının çıktısı: 


Bu programdan mezun olan öğrenciler: Sahih bilgi bütünlüğü ve bütünsel yaklaşımla sistematik bir dini düşünce kavrayışına sahip olur. Böylece çağdaş gelişme ve sorunlar karşısında objektif, eleştirel ve bütüncül bir yaklaşım ortaya koyabilir.
Dört yıllık  programa devam eden öğrenciler İslam dininin temel kaynaklarını asli dilinden (Arapça) kullanır ve günümüz için geçerli yorumları yapar, İslam kültür, sanat ve medeniyetini özgün nitelikleriyle kavrayarak, tarihi ve kültürel mirasımızı tanır.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim okuma, anlama ve öğretme konusunda teorik ve pratik yeterlilik kazanır, İtikat, ibadet, ahlak ve muamelata dair usul ve esasları kavrar ve dayandığı temellerini bilir, Din, dil , dilbilim, müspet bilim ve felsefe alanlarındaki kuram ve kavramları anlar aralarındaki ilişkiyi açıklayabilir
Kendi medeniyet ve öz değerleriyle dünya olaylarını isabetli ölçütlerle muhakeme edebilir. 
İslam düşüncesinin teşekkülü, gelişim seyrini günümüzdeki yeri ve önemi, İslam iktisadı yanında sosyal hayatın temel değerleri ile ile sabitelerini bilir

Misyon ve Vizyonu

 Tecrübi Bilgiyi ve Medrese eğitim Müfredatını merkeze alır. Modern eğitim kurumların gerektirdiği metot ve materyalleriyle tedrisat yapar.

 Program Alet ve Asli ilimlerden oluşur. Arapçayı dört beceriye dönük metotla öğretir.  Dini ilimlerin kitapları orijinal asli Arapçadır. İsar programıyla uyumludur. 

 Vizyonu: Sahih bilgiye dayalı eğitim vermek,  Tecrübî ve modern ilimlerle donanımlı Müslüman Alimleri yetiştirerek İslam’a ve topluma hizmet etmek ve ülkemizin her alanda kalkınmasına katkı sağlamak.

Adam-Alim Akademi Müfredat Bütünlüğü

(Arapça Dili, Dilbilimi, Dini İlimler ve İlimler arası Münasebet)

Ülkelerin, sosyal, dini, kültürel ve ekonomik alanlarda uluslar arası ilişkilerini, daha ileri götürmek için yabancı dil bilen insanlara ihtiyacı vardır. Arapça zikredilen sebeplerden dolayı önemli olmasının yanı sıra, inanılan dinin o dille gelmiş olmasından dolayı ayrı bir konuma sahiptir. Dolayısıyla Arapça’nın başta ülkemiz olmak üzere, Müslümanlar için ayrı bir önemi vardır. Özellikle Arapça bütün semavi dinlere ev sahipliği yapmış olması, bu havza dillerinin prototipini teşkil etmesi art sürem olarak bu dile ayrı önem atfetmektedir.

Yabancı bir dil olarak Arapça, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen temel altı dilden biridir. En çok konuşulan diller içerisinde İngilizce ve Çin Dili’mden sonra yer almaktadır. Yaklaşık yarım milyon insan tarafından konuşulan bir dildir. Yan lehçeleri ve yazı dili olarak hemhal olduğu kitle bir buçuk milyarı bulmaktadır.

Bir din ve kültür dili olarak Arapça; Afro-Asya (Hami-Sami) dilleri Ailesi'nin Sami koluna mensup bir dildir. Fasih, düzgün Arapça tüm Arap devletlerinin resmi dilidir. Standart Arapça olarak kabul edilen dil Kur'an'ın dilidir. Kur'an Arapça olması nedeniyle Arap dili, İslâm dininde özel bir yere sahiptir. Bütün Semavi dinler Samî, Hamî dilleriyle nazil olmuştur. Bu dillerin prototipi Arapçadır. Arapça bunlara kaynaklık eder. Kendine özgü telaffuzu, edebiyat ve grameri olan zengin bir dildir. Kur’an’da bin beş yüzden fazla kavram, Tevrat ve İncil’deki kavramları bunun üçte biri kadar ancak olabilir

Kur’an Arabiyye bir dil ile bize ulaşmıştır. İslam dininin temelini teşkil eden Kitap ve Sünnetin orijinal metinleri Arapçadır. İslam dini kaynaklarının büyük çoğunluğu Arapça yazılmıştır. Arapça zengin kültür mirasımızın kapılarını açan bir anahtar görevi yapmaktadır. Arapça eğitiminin birinci amacı bu zengin mirastan doğru bir şekilde istifade etmek ve bu zenginlikten bilgi üretirken hata yapmamaktır. Dolayısıyla temel değerlerimizin temelini teşkil eden metinleri doğru okumak ve anlama noktasında Arapçanın önemi ortaya çıkmaktadır.

Arapça zengin ve kadim bir dildir. Kadim medeniyet dillerinden biri olan Arapçanın temel özelliği mevki ve mevzi bağlamından öğelerin konumunun söz dizimde merkezi konumda olmasıdır. Bunun teknik olarak irap olarak ifade edilebilir. İslam kültür mirasının arşiv kayıtları ekseriyetle bu dilledir. Kuranın dili “Arabiyye”dir. Klasik dini kaynaklarının hepsi bu dille tedvin edilmiş, tarihe mal olmuştur. Bu gramatik manzumeler sıkı bir şekilde korunmuş ve bütün kayıtlarda tatbik edilmiştir.

Ülkemizde şimdiye kadar Arapça eğitimi genel olarak Klasik ve derinliğine fasih Arapça, Modern ve asrî Arapça, Namaz sürelerini ve Kuran’ı anlamaya dönük Arapça, Ticarî, turistik (darice/ amîce, gündelik) Arapçadır özere dört metotla yapıldı. Her bir yöntem her zaman aynı sonucu vermediği gibi her birinin kendine göre avanta ve dezavantaları vardır. Bu sürete tecrübe ve deneyim önem arz etmektedir.

Kur‘an‘ın Arapça olarak vahyedilmesi, o dilin sınırları içerisinde seslenmek anlamına gelmektedir. Bu açıdan Kur‘ân dilinin de Arapça‘nın bütün kurallarına uygun olarak anlaşılıp yorumlanması gerekmektedir. Her ne kadar vahyin kaynağı ilahi olsa da, mesajın insanlara ulaştırılabilmesi için geldiği toplumun dilinin merkeze alınması bir zorunluluktur. Kur‘ân‘ın bu özelliği onu anlamak isteyenlerin Arapçayı iyi bilmelerini zorunlu kılmaktadır. Kur‘ân‘daki bazı hükümler, i‘râb vecihlerinin değişmesiyle değişiklik arz ettiği için Arap dilinde öğrenilmesi en gerekli olan dilbilim dalının i‘rab olduğu ifade edilmiştir. Mu‘ciz bir kitap olan Kur‘ân-ı Kerîm, Arapça bir kitap olması sebebiyle bu dile âit şekilsel ve anlamsal özellikleri barındırmaktadır. Âyetlerin farklı i‘râb vecihlerini barındırması yönüyle çeşitli manalara işaret etmesi de onun i‘câzını ve metin açısından değerini ortaya koymaktadır.

Günümüz algılarıyla tarihi olguları kurgulayamayız. Batıda revaç bulan hermeneutik yaklaşımlar bu nedenle bu alanda tatbik edilmesi isabetli olmaz . Bu yaklaşım, günümüzdeki Arapça ile Kuran’ın muhatap olduğu Arapların kullandığı dil aynı değildir dolayısıyla Kuran’ı anlayamayız şeklindeki bir düşünceye götürür. İrab ve gramatik kaideler, buna engel olur. İrab dilde standarttı sağlar. Tarih boyunca irab hep aynı şekilde kullanılmıştır. Dolayısıyla tarihi metinlerin anlamı korunma altındadır denilebilir. Zira sözdizimin anlamsal yorumunda standarttı sağlayan iraptır. Burada el-mevkı ve el-mevzı yani öğelik konum ve kullanım biçimi esastır

Başta Kuran-ı Kerim olmak üzere dini metinleri ve klasik kaynakları doğru anlamak için Sarf, Nahiv ve Belağat ilimleri bilinmelidir

Sarf, biçim bilimdir. Kelime türetim ve şekillendirme ilmidir. Buna iştikak denir. Konusu ekseriyetle fiil olmakla beraber, isim ve tamamlayıcı unsur olarak harf kelime türleridir. Genel kaideleri olan sarf ilmi Arapçanın gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Arapça, zenginliğinin sarfa borçludur. Yirmi dört muhtelif kalıbı ile her birinin muttarid ve eril dişil, tekil, ikil, dişil, etken edilgen, olumlu olumsuz gibi açılardan ele alındığında basit bir fiil kelimesinden en az yüz yetmiş iki kalıb türetilebilmektedir. Sarf ilmi böyle bir melekeyi kazandırmaktadır.

Nahiv; Arapça dil gramerinin söz dizimi kuralları ile i’râb bölümünü kapsayan, cümle öğelerinin yapısının içinde fiil, fâil (özne), mef'ûl (nesne, tümleç) olma gibi durumlarından ve buna göre sonlarının ‎aldıkları i'râbdan bahseden ilim dalına denir.

Arap Dili’nde, anlamın anlaşılmasında yardımcı bir unsur olarak kullanılan karinelerden biri de i'rabdır. İ'rab, cümle içinde bulunduğu yeri ve diğer öğelerle olan ilişkisini göstermek amacıyla -genellikle- kelimenin son harfi üzerinde meydana gelen/ gerçekleştirilen bir ses değişikliğidir. Diğer bir ifadeyle o, bir kelime veya cümleciğin temel cümle içindeki sözdizimsel konumunu, bu konumun· i'rab’daki durumunu ve bu durumun gerektirdiği son ses üzerindeki değişikliği belirleme işleminin genel adıdır. Bu yönüyle i'rab, cümlenin anlaşılmasında en temel yardımcı unsur olarak kabul edilmektedir. Konuşurken i'raba ihtiyaç duymamızın temelinde, cümlenin öğelerini belirleme ve onları birbirinden ayırma amacı vardır. Zira, öylesi durumlar vardır ki, cümle içinde birden fazla isim zikredilir ve onlardan her biri farklı nahvi fonksiyonlar icra etmeye uygun bir yapıda bulunurlar. örneğin: fiil ve mefulu, mübteda ve haberi veya cümlenin diğer öğelerini birbirinden ayırırken çoğu kez i'raba ihtiyaç duymamız ve isimleri i'rab alametleriyle harekelememiz, nahvi fonksiyonlu isimleri birbirlerinden ayırmak içindir.

Belâğat

Edebiyat kaideleri ve edebî sanatlarla ilgili meânî, beyân ve bedîi içine alan ilim dalıdır. Belâgatın sözün yerinde olma şartlarını inceleyen dalı biçimidir. Belâgat ilminin bir anlamı değişik yollarla ifade etmenin usul ve kaidelerinden bahseden bölümüdür. Belâgat ilminin ifadeyi güzelleştirme usul ve kaidelerinden bahseden ilimdir.

İslâm dininin asli kaynaklarının doğrudan anlaşılabilmesini temel almıştır. Burada asıl ama, İslam bilimleri ve kültür tarihi alanlarında Arapça yazılmış, orijinal kaynak niteliği taşıyan klasik ve modern eserlerin incelenebilmesidir. Öncelikle kaynak dil olan Arapça’nın öğrenilmesi ve eserlerdeki dil inceliklerinin anlaşılmasıdır. Bu nedenle belagat adı altında toplanan, özellikle bu dile ait çeşitli disiplinlerin bilinmesi gerekmektedir. Amaç; Arapça dilbilgisinin ne olduğu, Arap dilindeki yeri, cümle içindeki fonksiyonu, cümle tahlilinde dilbilgisi kurallarından yararlanmanın nasıl olacağı hususunda öğrencilerin bilgi edinmelerini, öğrendikleri bilgiyi kullanmalarını sağlamaktır. Belagatin sözün yerinde olma şartlarını inceleyen dalı. Belâgat ilminin bir anlamı değişik yollarla ifade etmenin usul ve kaidelerinden bahseden dalıdır. Belâğat ilmiyle Kur’an’daki ince manalar anlaşılır. Nitekim Kur’an’ı Kerim belâgatın en üst mertebesidir. Kimsenin asla ulaşamayacağı bu eşsiz hitabın insanları benzerini getirme konusunda aciz bırakan üslubunu anlamanın en iyi yolu dil ilimlerinden lügat, sarf, nahiv ve belâğat ilimlerini öğrenmektir. İşte bu sebeple Belâğat İlmi, en önemli ilimlerdendir; çünkü Kur’an’ı doğru anlayıp hayata aktarmak Müslümanın en temel ve en önemli hedefidir. Bu hedefe en güzel şekilde ulaşabilmesi için öğrenmesi gereken ilimlerden biriside belâğat ilmidir.

Fıkıh

Fıkıh alimleri, eserlerinde görüşlerini temellendirirken dil ve belagat konularına yer vermektedirler. Umum husus, mutlak mukayyed, lafzıın delaleti gibi birçok konuda Arap dilbiliminin temel argümanları kullanılmıştır. Bu durum, Arapçanın, şerî ilimlerin anlaşılmasındaki öneminden kaynaklanmaktadır. Şerî hitabın da temelde Arapça olarak dilsel ve anlamsal bileşenleri üzerine kurulduğunu belirtmektedir.  Fıkıh, kişinin hak, yetki ve sorumluluklarının bilincinde olmasıdır. Fıkıh ilmi ise kişinin Allah'a karşı ibadet yükümlülüğünü, helal-haram, ölçüsünü ve kişiler arası ilişkileri inceler. Fıkıh ilminin temel kaynaklarını Kur'an, sünnet, icmâ ve kıyas oluşturmaktadır. İslam dininin, ibadetlere ve muâmelâta dair hükümlerini ve bu hükümlerin istinbat yol ve yöntemlerini konu edinir. Fıkhın makâsıd ve mesail ayrımı içerisinde, mesail alanının değişebilmesi, diğer disiplinlerden istifade edebilmesi her zaman mümkündür. Bunlardan biri de Arap dilbilimidir.. Bu ders, fıkıh usulü ile fürûun önemli konularını analitik yaklaşımla öğrencilere öğretmeyi hedefler.

Akaid

Klasik eserlerde Akaid ilmi konuları tartışılırken Arap dilbiliminin argümanları yoğun şekilde kullanıldığı bilinmektedir. Arap dilbiliminin kelam ilmi problemlerinin birçoğunda yer almaktadır. Ancak süreç içerisinde bazen akaid ilmi problemlerinin çözümünde Arap dilbilimi üslup ve kullanım kurallarının dışına çıkıldığı bunun da beraber birden fazla sorunlar getirdiği de görülebilmektedir.

Akaid; İslam dininin temel esasları, inanılması zaruri hükümleri manasına gelir. Akaid aynı zamanda bu temel esaslardan bahseden ilmin de adıdır. Bu ilim, Kur’an ve sahih sünnette belirtilen İslam inanç esaslarını, selim aklın rehberliğinde inceleme, temellendirme ve diğer görüşlere karşı savunmayı gaye edinen bir disiplindir. Bu disiplin, aklî ve naklî delillerden elde ettiği verileri uygun araçlar kanalıyla inananların idrakine sunar. İnanç esasları ve bağlı konular, din gerçeği ve mahiyeti, din olarak İslam'ın kaynakları, İslam'ın inanç esasları, Allah'ı sıfatları ile tanımak, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanç, ahiret hayatı, kaza ve kaderin mahiyetleri, inkâr problemi, inkârcı akımlar, inancın korunmasını kazandırır.

Kırâat

Hicrî birinci asırdan itibaren Arap dili âlimleri tarafından kırâat alanına yoğun bir teveccüh olmuştur. Kırâat-ı Kur’âniyeye karşı gösterilen bu yoğun alaka, dilbilimciler açısından iki taraflı olmuştur. Kendileri açısından kırâat farklılıkları dilbilimsel bir olgu olması hasebiyle yakın alaka görmüş, diğer taraftan Kur’ân mihverli olması hasebiyle dilsel kâideleri temellendirirken, farklılıkları hüccetlendirirken kırâat referans olarak incelenmiştir. Kırâat birikimine tefsirciler tarafından da alaka gösterilmiş, özellikle filolojik tefsir çalışmalarında ayetler dilsel açıklamalar, anlam ve yorum bağlamında yoğun bir biçimde işlenmiştir. “Me‘âni'l-Kur’ân” adlı eserler, Kur’ân mihverli bu iki ilmi disiplini mezcedebilmiştir. Mütekaddimîn âlimlerden Ferrâ (ö. 207/822), Ahfeş (ö. 215/830) gibi ve müteahhirîn âlimlerden Zemahşerî (ö. 538/1144) Ebû Hayyân (ö. 745/1344) gibi Arap dilbilimi ve tefsir sahasında haklı şöhrete sahip zatların kaleme aldıkları eserler, bunun en güzel örnekleridir. Bu gibi eserlere bakıldığı zaman gerek kaynak açısından gerek gaye açısından gerekse üstlendikleri fonksiyon açısından kırâat ilmi ile Arap dilibilimi arasındaki benzerlik ve kopmaz münasebet görülebilmektedir.

İslam dininin temel kaynağı olan Kur’an’ı Kerim’in kurallarına uygun olarak okunması ve kelimelerinin doğru şekilde telaffuz edilmesi gibi konuları içerir. Bu ders, harflerin sıfatlar yönünden birbirinden ayrılan özelliklerini ve keyfiyetlerini kavrama, harflerin sıfatlarını teorik ve uygulamalı olarak öğretir.

Âlimleri dilbilimle kırâat alanındaki çalışma yapmaya sevk eden birinci derecedeki unsur, Kur’ân-ı Kerîm’e hizmet ve onun kırâatında meydana gelen lahn ve ucm; yani galat ve hatalı okuyuş olduğunu, bunun yanında İlahî kelam, birden fazla ilim dalının ortaya çıkmasında etkili olduğu gibi onun kırâatındaki farklılıklar da özellikle dilbilim disiplinin ortaya çıkmasında etkili unsur olmuştur.

Tasavvuf

Her ilim dalı kuran-ı kerim başta olmak üzere temel dini metinleri anlayabilmek iin öncelikle Arap dili ve bu dilin gramatik analiz metotlarını sürece katmışlardır. Tasavvuf disiplini de bu kitabı anlayabilmek için kendilerine has bir takım yöntemler kullanmıştır. Muutasavvuflar, Kur’ân’ı Kerîm’i incelerken kendilerine has bir yöntemler kullanmış, işârî yöntemi kullandıkları alanlardan biri de “nahiv ilmi”dir. Bu konuda müstakil eser yazan ilk sûfînin Abdulkerim el-Kuşeyrî (v. 465/1072) olduğu görülmektedir.

Aklın ve duyuların yetersiz kaldığı ilâhiyyât konularında doğrudan bilgi edinme yolu anlamında bir terimdir. Feyiz yoluyla insanın kalbine ulaştırılan bilgi. İnsanın görünen nesnelerin ardındaki gerçeklik, sonsuzluk ve birliğe ulaşma yönündeki ruhî tecrübesi ve bu tecrübeyi ifade eden bir doktrindir.

Tasavvuf, insanoğlunun yaratıcısı ile olan bağlantısını ve manevî dünyasını ele alan bir bilimdir. Bu bağlamda araştırmalarımızı yaparken, insanın bu tür manevî ihtiyaçlarının giderilmesi ve bu ihtiyaçların sağlıklı bir din anlayışı zemininde çözümlenmesi amacı güdülmektedir.

Tefsir

Her ilim dalı kuran-ı kerim başta olmak üzere temel dini metinleri anlayabilmek iin öncelikle Arap dili ve bu dilin gramatik analiz metotlarını sürece katmışlardır. Tasavvuf disiplini de bu kitabı anlayabilmek için kendilerine has bir takım yöntemler kullanmıştır. Muutasavvuflar, Kur’ân’ı Kerîm’i incelerken kendilerine has bir yöntemler kullanmış, işârî yöntemi kullandıkları alanlardan biri de “nahiv ilmi”dir. Bu konuda müstakil eser yazan ilk sûfînin Abdulkerim el-Kuşeyrî (v. 465/1072) olduğu görülmektedir.

Kur'an'ın anlaşılması, manalarının beyan edilmesi, hüküm ve hikmetlerinin istihraç edilmesiyle uğraşan; bunun için nahiv, sarf, beyân, usûl-i fıkıh, kırâat, esbâb-ı nüzul, nâsih ve mensûh gibi ilimlerden yardım alan bir ilimdir. Arapça olarak tefsir okuma, metin çözümleme ve anlam verme becerisi kazanır. Bu derste Kur’an’ın genel amaçlarının bir sûrede nasıl var olduğunu idrak eder. Okutulan sûrelerdeki ayetlerin nüzul sebeplerini öğrenir ve ayetleri doğru bir şekilde anlama becerisine sahip olur.

Bu ilimde, İslam’ın ana kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’in tarihini, onun çeşitli yönlerden incelemesi sonucunda ortaya çıkan, “Kur’ân İlimleri”ni ve bu alandaki literatürü, Kur’ân’ın daha iyi anlaşılıp yorumlanmasının usûl ve metotlarını öğretir.

Siyer ve İslam tarihi

Siyer ilmi, Hz. Peygamberin yani; Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) hazretlerinin mübarek ve mukaddes hayatlarını konu alan ve hayatları hakkın da Müslümanlara bilgiler sunan bir ilimdir

Zengin kültür ve tarih mirasımızın kapılarını açan anahtar Arapçadır. Siyer ilmi için esbab-ı nüzul kadar fasih Arapça önem arz etmektedir. Arapça eğitiminin birinci amacı bu zengin mirastan doğru bir şekilde istifade etmek ve bu zenginlikten bilgi üretirken hata yapmamaktır. İslam kültür mirasının arşiv kayıtları ekseriyetle bu dilledir. Kuranın dili “Arabiyye”dir. Klasik dini kaynaklarının hepsi bu dille tedvin edilmiş, tarihe mal olmuştur. İslam Tarihi ve Medeniyetini anlamaya çalışırken tarihi süreçleri doğru okumasını; olayları zamanın ve mekânın şartları içerisinde değerlendirmesini öğretir. Ayrıca ders ile öğrencilerin İslâm Tarihi disiplini ve özellikle Hz. Muhammed’in‎ (s.a.s) ‎ hayatı ile ilgili genel bilgi edinmeleri amaçlanmaktadır.

Mantık

Bilinenden bilinmeyenin elde edilmesine vasıta olan ilim veya kurallarına uyulduğunda zihni hataya düşmekten koruyan bir fen, ya da insanı fikrin sahihini fâsidinden ayırmaya muktedir kılacak kuralları veren alet ilmi, şeklinde tanımlanmıştır. Arap dilbilimi lafızlar için belirlediği kuralların benzerlerini mantık bilimi de zihindeki akıl ile alakalı olanlar için belirler. Mantık bilimi; zihni hatadan koruması, bilinenlerden hareketle bilinmeyenin bilgisine eriştirmesi, akla ölçüt kazandırırken nahiv sözü ve söz dizimi hatadan korur. Mantık, hakkı batıldan ve hayrı şerden ayırması özelliğiyle kişinin iki cihanda saadete ulaşmasına öncülük eden bir sanat olarak görülmüştür. Ayrıca Ara dilbilimi başlangıçta mantık ilminin anlaşılması ve kolaylaştırılması bağlamında bir ön hazırlık olarak görülmüştür. Bu da iki dişilin arasındaki sıkı irtibatı göstermektedir.

Hadis

Hadis, Hz. Peygamber s.a.ve atfedilen ve onun sözleri, fiilleri, onaylamaları ve sıfatlarını içeren bilgilerdir. Hadis âlimleri buna sahabe ve tabiînin söz ve fiillerini de eklemişlerdir. Hz. Peygamber'in yaşadığı zamandaki Arapça, bugün elimizde var olan hadis metinlerinin orijinal dilidir. Hz. Peygamber'in hadislerindeki dil ile o günkü Arapların günlük hayatta kullandıkları dil ortaktır ve aynı unsurlar üzerine kuruludur. İlk tabaka muhaddisleri hadisleri mana ile yanında aynı lafızla kayda geçirmeleri, Hhadis ilmi ile Ara dilbilimi arasındaki münasebetini gündeme getirmektedir. Bu noktadan hareketle iki disiplin arasında çift taraflı istişhad söz konusudur. Ayrıca dirayet bağlamında hadislerin metin kritiği, cerh ve tadil de bu münasebeti gerektirmektedir.

Hadis ilmi, hadislerin tespit edilmesiyle ilgili bilim dalının genel adıdır. Hadis usulü; Hadislerin sınıflandırılmalarıyla uğraşan alt bilim dalıdır. Metin; Hadisin sözlü ve yazılı olarak aktarılan lafızlarıdır. Hadis ilminin temel amacı, hadisin aslına uygun olarak sonraki nesillere nakledilmesini temin ile Hz. Peygamber’e‎ nispet edilen bilgilerin ona aidiyetini tespit etmektir. Kur’an’dan sonra dinin ikinci temel kaynağı olan hadis metinlerini tanıma ve tercüme edebilme, hadislerin dilini öğrenme, hadislerin nasıl yorumlanacağı becerisini kazanması amaçlanır.